Bilim Üzerine Marksist Tartışmalar - 7
200 Yaşında Engels'in Güncelliği
Marksizmin, kendi deyimiyle ‘ikinci kemanı’ olan Friedrich Engels, 200 yıl önce 28 Kasım 1820’de Barmen, Almanya’da dünyaya geldi. ‘Birinci keman’ Karl Marx’la 1844’te tanışmalarından sonraki bir ömrü ise aynı şehirdeyken birbirlerini görmedikleri ayrı şehirlerdeyken ise yazışmadıkları neredeyse tek bir günün olmadığı bir yoldaşlığı yaşayarak geçirdiler. Bu yoldaşlığın ürünleri sadece birlikte yazdıkları Kutsal Aile, Alman İdeolojisi ve Komünist Parti Manifestosu veya ayrı isimlerle basılmış olsa da birlikte tartışarak ortaya çıkardıkları kitaplar değil, bizzat enternasyonel sınıf mücadelesinin kendi tarihidir. Bu aynı zamanda Marx’ın 1883’teki ölümünden sonra bile devam eden bir yoldaşlıktır. Ölümün bile onları ayıramamasının nedeni Engels’in kalan ömrünü Marx’dan geriye kalan çalışma notlarını ve taslaklarını aslen Kapital’in 2. ve 3. Ciltleri ve Artı-Değer Teorileri olarak basıma hazırlayıp yayınlamaya adamış olmasıdır. Engels, Marx’tan geriye kalan tüm bu el yazmalarına gömülmüş çalışırken gerçekten de Marx’la aynı komünde yaşamaya devam ettiğini hissettiğini yazmıştır.
Bu anlamda ‘200 Yaşında Engels’in Güncelliği’ aynı zamanda Marksizmin güncelliğidir. Ancak Engels’in nezdinde bu güncelliğin taşıdığı özel anlamlar vardır. Engels, ya Marksizmle ve Marx’la hesaplaşmanın ya da Marksizmin ve Marx’ın kendisinden ‘kurtarılması’ gereken nesnesidir. Diğer bir deyişle Engels hem Batı Marksizminin hem de Anti-Marksistlerin ortak hedefi olmuştur. Batı Marksizmi Engels’in Marx’ta olmayan şeyleri temsil ettiğini düşünürken, anti-Marksistler de Engels’in Marx’ta da zaten varolan şeyleri somutladığını düşünmüşlerdir; yani pozitivizm, kaba marksizm, mekanik materyalizm, ekonomik determinizm, ekonomik indirgemecilik, revizyonizm ve Stalinizm.
Engels’in bu ‘özel’ konumunu Marx’le birlikte yazdıkları Alman İdeoloji’sinde ifade ettikleri Marksizme dair en kapsamlı iddiayı en net biçimde ortaya koyabilmesi sayesinde kazandığını düşünüyoruz:
Biz, yalnız bir tek bilim tanıyoruz, o da tarih bilimidir. Tarih iki yönden incelenebilir. Tarihi, doğa tarihi ve insanlar tarihi diye ikiye ayırabiliriz. Bununla birlikte, bu iki yön birbirinden ayrılmazlar; insanlar var oldukça, insanlar tarihi ve doğanın tarihi karşılıklı olarak birbirlerini koşullandırırlar (Marx ve Engels 1987, 36).
Diğer bir deyişle Engels diyalektiğin toplumda, doğada ve düşüncedeki bütünlüğünü gerçekten de daha önce ne kendisinin ne de Marx’ın ifade etmediği bir açıklıkta yazma ve gösterme fırsatını bulmuştur. Ancak bunu da iddia edilenlerin aksine ne Marx’tan habersiz ne de onun katkısı olmaksızın yapmıştır. Tam da bu nedenle Engels’in ve Marksizmin güncelliğinin daha önce hiç olmadığı kadar bugün bir ve aynı şey olduğunun daha fazla görünür olduğunu düşünüyoruz.
Sovyetlerde Engels’in Marx kadar sahiplenilerek görünmez kılınmasını saymazsak Marksizmin tarihinde Engels’e dair özel bir ilgi aslen 70’lerde ortaya çıkan çok az sayıda da olsa oldukça etkili bir dizi Marksist doğa bilimciyle sınırlıyken, 80’lerde ve 90’larda yaşanan ekolojik felaketler sonucu giderek Marksist toplum bilimcilerinin de daha fazla gündemine girmeye başlamıştır. Engels’in doğa bilimleri üzerine çalışmalarıyla hem doğa bilimleri hem de ekoloji çalışmaları için temel bir referans olması şaşırtıcı değildir. Ancak ne Engels’in katkıları ne de bir bütün olarak Marksizm özel olarak toplum alanıyla sınırlanamayacağı gibi salt doğa alanıyla da sınırlanamayacak bir bütünlüğü hedeflemiştir. Hala etkisi altında olduğumuz COVID-19 pandemisine dair biriken tecrübelerin gösterdiği gibi felaket ne salt doğal ne de salt toplumsal süreçlerle açıklanamayacak bir karmaşıklığa karşılık gelmektedir: Sermayenin egemenliğinden kaynaklanan ‘doğal’ bir felaketin yine sermayenin egemenliğini pekiştirecek biçimde yönetilmesi sonucu ortaya çıkan ‘toplumsal’ bir felakete dönüşmesi bu karmaşıklığı çözecek bir bütünlüğü çağırmaktadır.
2012 yılından bu yana düzenlenen Bilim Üzerine Marksist Tartışmalar Sempozyumu bu yıl içinde bulunulan sağlık koşullarından kaynaklı olarak 18.12.2020-20.12.2020 tarihleri arasında online ve canlı yayın şeklinde gerçekleştirilecektir. Sempozyum programına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.